Page 137 - Sehrimiz_Yalova
P. 137
MASAL:
PADİŞAHIN İKİ OĞLU
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde,
kalbur saman içinde zamanın birinde bir padişah
varmış. Bu padişahın iki tane oğlu varmış.
Oğullardan büyüğü yiğit mi yiğit bir savaşçı
imiş. Küçük oğlu ise sarayda kendini okumaya
ve kitaba vermiş. Padişah iki oğlunu sık sık
yanına alır, ava gidermiş. Yolda çocuklarına,
ileride ülkesinin kendilerine kalacağını anlatır,
onların birbirleriyle iyi anlaşmalarını istermiş.
Avda hep büyük oğlu av avlar, küçük oğlu ise
av avlamadan hoşlanmaz, hatta babasına:
“Babacığım beni ava çıkarmazsanız iyi olur.
Çünkü hayvan öldürmekten hoşlanmıyorum.’’
dermiş.
Babası ise küçük oğluna kızar: “Olur mu hiç? Av avlamasını, hayvan vurmasını bilmeyen
nasıl kılıç kuşanır, düşmanla savaşır?’’ dermiş.
Küçük oğlu bundan alınıyormuş ama babasına daha fazla karşı çıkamamış.
Küçük oğlunun kılıca ve oka ilgi duymayışı vezirlerin çocuklarınca
da küçümsenmeye başlanınca padişah buna üzülmüş. Bir gün oğlunu
çağırmış. Ona:
“Bak çocuğum, senin avda avlanmayışına sarayda
herkes gülüyor. Giyin, kuşan kılıcını. Sarayın içinde, kentin
çarşısında dolaş da seni kılıçla görsünler. Görsünler
de gelecekteki tahtımın yöneticileri görsünler.’’ demiş.
Küçük oğlan: “Babacığım ben kılıcımla dolaşmaktan
hoşlanmıyorum. Kılıç ile insanların gönlünün
kazanılacağına inanmıyorum. Beni bağışlayın. Hatta izin
verirseniz saraydan ayrılıp kimsenin beni tanımadığı bir
yere gitmek istiyorum. Orada kendimi okumaya, kitaplara
vermeği düşünüyorum. Dünyanın birçok yerinde bilginler
var. Onlardan birinin öğrencisi olur, yeni yeni şeyler
öğrenirim.’’ demiş.
O anda büyük kardeşi de yanına gelmiş. Kardeşinin durumunu bildiğinden çok kızmış.
Babasının yanında küçük kardeşine: “Sen hiç işe yaramıyorsun. Bu gün bu kılıçtan korkmayan
yarın hiç de boyun eğmez. Düşman ancak kılıçla alt edilir. Sen korkaksın!’’ demiş.
Küçük kardeş seslenmemiş. Yavaşça kalkmış, babasından izin isteyip annesine varmış.
“Anneciğim ben gidiyorum. Şuradan bir heybe verin bana.’’ demiş. Heybenin bir gözüne biraz
ekmek koymuş, bir gözüne biraz kitap almış. Anasının elini öperek “ver elini yollar” deyip gitmiş.
135